Isaac Asimov’un bir romanı vardır: Robotlar ve İmparatorluk (Robots and Empire).  Aurora adlı bir gezegende sadece 50 kişi yaşar.  Fiziksel temas yoktur, hatta tabudur!  Yani, bu 50 kişi robotlarla birlikte her işini uzaktan yapar.  Üreme bile “uzaktan” gerçekleştirilir.

Malum, pandemi yüzünden artık hepimiz “uzaktan” yaşıyoruz.  Halimiz bu bilim-kurgu romanındaki kadar vahim olur mu?  Bilemem, ancak “uzaktan çalışmak” artık yeni normal oldu.  Hatta, birçok araştırmaya göre ofis çalışanlarının en az %50’si dönmeyi pek istemiyor.  Nitekim, tüm kuruluşlar bu yeni duruma ayak uydurmaya çalışıyor, düzenlemelere gidiyorlar.

Liderlik açısından baktığımızda, işler daha da karmaşık.  Pandemi yüzünden, zaten küresel ölçekte bir belirsizlik söz konusu.  İşlerimizin geleceği için çözümler aramakla meşgulüz.  Bir de tüm liderlerin “uzaktan çalışma” şartlarına göre göz önüne alması gereken şeyler var.

Normal şartlarda da zaten liderler olarak en çok önem vermemiz gereken bazı konular şu anda daha da kritik.  Bazılarını aşağıda sıraladım:

  1. Çalışanların sağlığı: doğal olarak liderler çalışanlarının sağlığından sorumlu.  Ama herkes uzaktan çalışırken, bu kavram biraz muğlak oluyor değil mi?  Örneğin, her şey bir yana, COVİD aşısı bedelini çalışan mı karşılamalı, şirket mi?  Buna benzer hem sağlık hem de çalışan bağlılığı açısından bir takım hassas meseleler var.
  2. Tükenme (burn out): uzaktan çalışmanın verimliliği artırdığı birçok örnek var.  Ama tam tersi de doğru.  Kabul edelim, özellikle en genç ve kıdemsiz çalışanlarımız gece geç vakte kadar çalışıyor. Hepimiz, “yarın saat 09:00’da rapor masamda olsun” dedik, diyoruz.  Ama, tükenmişlik sendromunu göz önüne almalıyız.  Kamyonların üzerinde eskiden “istiap haddi: XXX kg” yazardı.  Daha çok yüklerseniz aks kırılır diye.  Evden çalışma, 7/24 çalışma anlamına gelmiyor. Dikkat!
  3. Motivasyon/ekip yönetimi: her zaman en kritik faktörlerin başında gelir.  Ama neredeyse altı aydır şirkete gelmeyen, birbirini sadece ekrandan gören çalışanlar için motivasyonu canlı tutmak daha da zor.  Hatta, işe yeni başlayanlar için daha da sıkıntılı.  Liderlerin, “Zoom/Webex”le bile olsa çalışanlarla daha fazla birebir görüşme yapması, “coaching” seanslarının sayısı ve içeriği her zamankinden daha önemli.
  4. Performans değerlendirme: 2020 yılı performansını değerlendirmek daha da zor.  Uzaktan çalışılan bu yılda, sadece sayısal veriler ve sonuçlara odaklanmak yeterli olmayabilir.  Motivasyon, bağlılık, ekip üyeliği, dayanıklılık (resilience) gibi hususları da hesaba katmak iyi olur.  Tabii, bunun için çalışanlarınıza yakın ve ilgili olmanız gerekir!
  5. Küçük çocuklu anneler: tabii ki her bir çalışanımız özel!  Ancak, yuvaların kapalı olduğu, bakıcıları COVİD yüzünden eve sokamayan bebekli annelerin durumu gerçekten çok zor!  Evde kucağında çocukla bilgisayar başındaki annelere, kim ne derse desin, farklı yaklaşmamız gerek.  Bu bir liderlik sorunu değil.  “Önce insan” demek lazım.

Evet, bu günler er ya da geç geride kalacak.  Ama, yeni normalde öğrendiğimiz birçok şey kalıcı olacak.  Liderliğin de bu anlamda hayata adapte olması lazım.  Yine de temel prensip bence değişmeyecek: çalışanlarımız bizden farksız.  Empati, ilgi, samimiyet, dürüstlük her şeyin başı!