“Formula 1” yarışlarını sever misiniz?
Dünyanın en büyük otomotiv şirketleri için çok prestijli bir arenadır “Formula 1”. Başarıya ulaşmak için mühendisliğin sınırları zorlanır, müthiş bütçeler oluşturulur, konusunda dünyanın en ünlü uzmanları bir araya getirilir.
Çok farklı pistlerde, bazen yağmur altında yarışır takımlar. Kural ve düzenlemeler ise inanılmaz sıkıdır. Dolayısıyla, takımlar herkesin tabi olduğu kurallara uyarken, aynı zamanda sürekli değişen şartlarla da başa çıkmak zorundadır.
Tabii ki amaç şampiyon olmak, rakipleri geçmektir!
Ama, dünyanın en iyi mühendisleri en iyi motor ve otomobili yaratsa bile aracın lastiğini değiştirmek için “pit”e girildiğinde, oradaki teknisyen bir iki saniye geciktiğinde yarış kaybedilir. Yani, daha iyi olmayan bir araç veya takım şampiyon olur. O kadar para ve mühendislik ise, bir lastik teknisyeni yüzünden heba olur.
En küçükten en büyüğe tüm şirketlerde, aynı durum söz konusu! Güvenlik görevlisinden Finans Direktörü’ne, tüm çalışanlar kuruluş için değerlidir, yaptıkları iş ne olursa olsun! Kuruluşun başarısı için tüm çalışanların az veya çok katkısı şarttır.
O nedenle, “değer yaratmak”, rekabette öne geçmek için tüm liderler, her bir çalışana gereken “değer”i vermeli ve bunu kuruluşun genetiğine işlemelidir. Günümüz iş ortamında sürdürülebilir başarıya giden yol liderlikten geçer.
Aksi takdirde, bir “lastik teknisyeni” yüzünden geride kalırsınız.